1 Eylül 2014 Pazartesi

BEKLEMEK...




Bazen tek bir cümlede takılıp kalıyorsun; virgüle ihtiyaç görülmemiş, noktası çoktan konmuş tek bir cümle. Her kelime çekip gidiyor yanından, her sözcük başka başka anlamlarda başka hayatlarda yer buluyor.
Gün geceye dönüyor kaç kez, iklim değişiyor. 
Bildiklerin bilmediklerine yenik, sen bir orada bir burada, ne kendine, ne hayata sığmayan kimlikler yaşıyorsun. 
İçinde birikmiş ama bir türlü kuramadığın cümleler. 
Hep devrik kalıyor başkalarına sığınmak...

Sonra birden; 'ben benim' diyorsun, akıyorsun zamana. 
Zamanda ağır aksak yaşamaya çalışıyorsun. 
Hangi sen içinin sindiği,
hangisi koca bir tuzak,
hangi sen sana hiç olmadığı/n kadar uzak hiç düşünmeden...

Bazen tek bir cümleye takılıp kalıyor işte hayat.
Tek bir gecenin sabahı bekleniyor halihazırda, tek bir dokunuş tendeki, yüzdeki tek bir gülüş, tek bir bakıştaki göz, tek bir dildeki söz...
Zaman işte tam da orada donup kalıyor.
Sözcüklerin kalmıyor yeni cümleler kurmaya...
Suskunluğun kendi içine bile sığamıyorken ne kadar da zor duyuluyor başkalarının sözlerinde fısıldanmak...

Sonra birden; ''ben kimim diyorsun'', soruyorsun zamana. 
Zamanda o kaybettiğin kendini arıyorsun. 
Hangisi gerçekti, hangisi sadece bir düş, hangisi yüreğinden, aklından telafisi olmayan bir düş/üş hiç anlamadan...

Bazen...
Geçip gidiyor da herşey
Sen sadece bekliyorsun.
Aslında kendini;
Sadece kendini beklediğinin farkında olmayarak...

İzleyiciler