28 Mart 2010 Pazar

YAĞMUR

Yağmur  yağıyor.
Evimin en sevdiğim köşesinde oturmuş,mükemmel bir Bursa manzarasını izliyorum.Yıkanıyor Bursa,tozlarından arınıyor.
Daha fazla dayanamayıp balkona atıyorum kendimi olduğum gibi.
Camlarından yağmuru seyredenlerin şaşkın bakışları eşliğinde,iliklerime kadar ıslanmayı bekliyorum dışarıda.
Annem oturduğu yerden sessizce izliyor durumumu.
En sonunda feryat etmekten vazgeçip alıştı yağmurla aramdaki gizli ilişkiye.Sadece'Havlu getireyim de ortalığı batırma içeri girerken'diyor.
Evet,gizli ve tuhaf bir ilişkimiz vardır yağmurla.Aramızda gizli bir dil vardır.Durumum müsaitse,her sağanağa bir sevgiliyle buluşmaya gider gibi  heyecanla giderim,eğer gidemeyeceksem de istemeyerek sevgili randevusunu ertelemiş ama aklı onda kalmış bir ruh haline bürünür,içten içe hayıflanırım.
Yağmur da sever beni,sıkıntılı anlarımda ruhumu okşar,beni sakinleştirir.
En büyük travmamı yaşadığım,acıdan heykel olduğum gün,kafamı yukarı kaldırıp sorularımın cevaplarını aradığımda,hiç olmayacak bir havada  elçi olarak gönderilmiş,damlalarıyla yüzümü okşayarak bütün cevaplarımı vermiş beni rahatlatmıştır...
Yağmur yağıyor,Bursa yıkanıyor,ruhum yıkanıyor,'Derya Köroğlu'nun dediği gibi yağmurun küçük elleri saçımı okşuyor.
Ben de teşekkür ediyorum ona sırılsıklam olarak....

İzleyiciler

Blog Arşivi